Siz Hangi Gezegene Çocuk Yetiştiriyorsunuz?

HANGİ GEZEGENE ÇOCUK YETİŞTİRİYORUZ

Dünyaca ünlü çocuk kitabı olduğu iddia edilen, ama bence her yaşa şart olan Küçük Prens’i okuyanlarınız vardır. Okumayanlara şiddetle tavsiye ederim, başucu kitabı olarak. Saint Exupery’nin Küçük Prens’i gezegenler arasında yolculuklar yapar. Geldiği yedinci gezegen Dünya’dır ve burada bir tilki ile karşılaşır. Tilkiye kendi gezegeninde ilgilendiği gülünü anlatır. Gülünün kendisi için öneminden sözeder. Dünyada bir çok gül olması onu şaşırtmıştır. Tilki şöyle yorumlar durumu; “Senin gülünü bu denli önemli kılan, onun için harcadığın zamandır. İnsanlar, bu gerçeği unuttular, ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğin şeyden, her zaman sorumlu oluyorsun. Gülünden sorumlusun..

 

Küçük Prens’in Gezegeninin adı Asteroid B 612 idi. Aslında, hepimiz başka gezegenlerdeniz.

Bandırma Gezegeninde doğdum ben. Dört yaşımdayken annem, babamla birlikte Almanya Gezegenine gitti. Ve beni anneannemin gezegenine bıraktı. O gezegen için herhangi bir şeye ihtiyacım yoktu. O kadar yüksek bir koşulsuz kabul ve sevgi ilekabul edildim ki… Sadece köydeki çocukların oyunlarına dahil olabilmek için, bazı becerilere ihtiyacım vardı. Lastik topu havaya atıp, kendi etrafımda iki tur dönüp, ellerimi çırparak topu tekrar yakalayamıyordum. Ama almanca konuşabiliyordum, gazete okuyabiliyordum. Ne yazık ki bunlar köy gezegeninin sokaklarında bir işime yaramıyordu. Eylül gelip çocuklar okula başlayınca yalnız kaldım, canım sıkıldı. Anneannem de beni okula götürdü. 4.5 yaşındaydım ve okul gezegeninde birleştirilmiş iki sınıf vardı. 1, 2, 3 ler 1. Sınıf, 4 ve 5 ler bir sınıfta. 10 yaşında sınıf arkadaşlarım vardı. Ve ben onlardan çok küçüktüm.

İlk ve en büyük kahramanım olan anneannemin koşulsuz sevgisi ve yürekten alkışlarıyla ve okul için gereklibecerilerimle okul gezegeninde hiç zorluk yaşamadım.

İki yıl sonra annem Almanya’dan dönmeye karar verince Bandırma Gezegenine geri döndüm.  Burası için de pek çok eksiğim vardı. Oyunlarını bilmiyordum, onlar için bir çobandım köyden geldiğim için. Ama en büyük sorunum anneannem yok bu gezegende. Yavaş yavaş burası için gerekli kriterleri de karşılar hale geldim. Ama burada destek destek sistemi açısından çok şanslı değildim. Bunları kendi kendime halletmek durumunda kaldım.

Ortaokul ve lisede Bandırma Gezegeninden kurtulabilmenin tek yolunun üniversite olduğunu anlamak ve gereğini yapmakla geçti. Üniversite tercihlerimi yaparken babam yetkisini kullandı ve İstanbul Gezegeninin benim için tehlikeli olabileceğini, Ankara’nın daha güveli olacağını söyledi. Bütün arkadaşlarım İstanbul’a gitti. Tek başıma geldim Ankara Gezegenine. Birkaç vahim olaydan oluşan zincirleme kriz sonucu ne yazık ki bana yeterli miktarda ekonomik destek olamadı. Güvensiz bularak göndermediği İstanbul Gezegeninde en azından arkadaşlarımdan destek alabilecekken, hiç kimseyi tanımadığım, “ama güvenli” Ankara Gezegeninde tek başıma ve parasız bir şekilde kaldım. Daha önceden gezegenlere uyum sağlama antrenmanlarım olduğu için, buraya da uyum sağlayabildim.

Peki, siz çocuğunuzu hangi Gezegen yetiştiriyorsunuz? O gezegen için gerekli becerilerle donatıyor musunuz? Her gezegene uyumlarını kolaylaştıracak beceriler hangileridir?

Benim hikayemden yola çıkarak –çünkü, en iyi bildiğim hikayedir- öncelikle iyi ebeveynliğin  önkoşulu, KOŞULSUZ SEVGİ’dir bence. Bunun ardından çocuğun hayatındaki ikinci önemli şey TUTARLILIKTIR.

 

 

 

Benim hikayemde koşulsuz sevgi ve tutarlılık timsali anneannemdi. Her ne yaparsam yapayım hep gülümseyerek dinler ve yumuşacık yorumlar yapardı. Onaylamadığında bile aynı güler yüzle belli ederdi bunu. Sonradan anladım ki, okuma yazması olmayan anneannem, dünyanın en başarılı koçlarının ve öğretmenlerinin kullandığı “dörde bir kuralı”nı uygularmış. Nedir bu kural? Çocuğunuzla yaptığınız beş şeyin dördünde yol göstermeye, motive etmeye ve takdir etmeye gayret edin. Azarlamanız ya da eleştirmeniz gerektiğinde bile, bu üzüntü veren zamanın yarısını da gönlünü almaya ve işleri düzeltmeye ayırın.

En tutarlı nokta da, derslerimde bana yardımcı olmamak konusundaydı. O zamanlar çok öfkelendiğimi hatırlıyorum. Ama şimdi öfkem beni güldürüyor. “ben sana yardım etmem, bu senin sorumluluğun” derdi. Ben, 4.5 yaşındaydım. Ve O’nun okuma yazma bilmiyor olma olasılığı yoktu benim için.

Çocuklar, büyüklerini dinleme konusunda pek iyi sayılmazlar; ama onları taklit etme konusunda başarısız oldukları görülmemiştir. James BOLDWIN

Peki,  bizler çocuklarımızı dinlemede ne kadar iyiyiz? Ana babalar, genelde daha konuşamayacakları çağlarda, çocuklarının konuşmasını, konuşmayı becerdikleriş dönemde ise susmasını ister. Bununla birlikte, anababanın sözcüklerin gücünün farkına varması ve çocuğun dil becerilerini arttırabilmesi için ellerinden geleni yapması çok önemlidir.

İyi bir ebeveyn olabilmenin en önemli koşullarından birinin çocuğumuzun bulunduğu gelişim dönemine ait genel özelliklerden haberdar olmak olduğunu düşünürüm. Çocuğunuzun gelişiminin hangi aşamasında olduğunu bilmek ve onun anlayabileceği dilde konuşmak son derece etkili olacaktır. Çocuğunuzun zihinsel açıdan gelişimini istiyorsanız, bulunduğu aşamada etkili olabilecek şekilde iletişim kurun.

Yaşayacağı gezegene hazırlamak için, olabildiğince normal olmaya çalışın. Kitaplardan fırlamış kalıplarla konuşan ve uzman yönergeleriyle davranan ebeveynlerin çocukları ne yazık ki gezegene uyum sağlamakta zorlanıyor. Çünkü sizin evde Prens ve Prenses muamelesi yaptığınız çocuklarınız evden ayrılıp kreş gezegenine geldiklerinde en az 12 tane daha prens ve prenses olduğunu görüyor. İlk şok… Öğretmen bu prens ve prenseslerden haberdar değilmiş gibi davranıyor ve kural koyma cesaretini dahi gösteriyor. 2. Şok… Tabii ki okula gitmek istemiyor. Neden istesinler? Ev onun güvenli alanı, yuvası. Ama en önemlisi artık evler çocukların reisi olduğu cumhuriyetler. Okul demek kurallar silsilesi demek. Neden gelmek istesin? Okuldaki kurallar herkese, her zaman aynı şekilde çalışıyor. Ama evde öyle mi? Hayır.

Çocuklarımıza gezegende yaşamlarını kolaylaştırmak için yapmamız gerekenlerin başında onlarla konuşmak geliyor. Onlar için hem iyi birer dinleyici, hem de iyi birer sohbet arkadaşı olabilmeliyiz.

Çevreyi korumak, enerji kaynaklarını düzgün kullanmak, onlara iyi bir gezegen bırakmaya çalışıp duruyoruz ya… Aslında bırakacağımız en güzel miras, sosyal ilişkileri ile ilgili olmalıdır. Ve çocuklar ilişki modellerini sizlerden kopyalarlar.

Bu sebeple evinize gelen giden insan sayısı önemlidir. Onlarla diyaloglarınız, onlar gittikten sonra onlarla ilgili yorumlarınız, hediye almaları, kutlamalar, tartışmalar hepsi çocuğunuz için kopyalanacak örüntülerdir.

Ebeveynlik stilleri yıllardır üzerinde konuşulan, zaman zaman bazılarının daha öne çıktığı, bazılarının daha az tercih edilmesi söz konusu olabilir. Ama bence bu konudaki en sağlam kavram “Lider Ana Babalık”tır.

Lider ana babalık, adı üzerinde çocuklarınıza liderlik etmek demektir. Ne yazık ki aileler, çocuklarının liderliğinde yaşamaya başladılar. Şunu asla unutmamalıyız, sadece çocuklarımıza değil, dolaylı yollardan çocuklarınızın çocuklarına ve sonraki kuşaklara da liderlik ediyorsunuz.

Bir kreşte verdiğim bir seminerde bir baba şöyle sormuştu. 4 ve 6 yaşında iki çocuğu vardı. “Ben onları bağımsız bireyler olarak yetiştiriyorum. İkisinin de I padi var ve istedikleri kadar oynayabilirler. Bunun ne sakıncası olabilir” dedi. “Benim için bir sakıncası yok, hatta sizden çok para kazanırım gibi göründü bana şu an” dedim.

Çocuklarımızı koruyup kollamak tabii ki öncelikli sorumluluğumuz. Ama gezegendeki tehlikeleri doğru algılayabiliyor muyuz acaba?

Bize tehlike olarak gösterilen şeyler gerçek tehlike midir ya da abartılıyor mu? ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, çocuğunuzun bir yabancı tarafından öldürülme olasılığı 1 milyonda 1, otomobil kazasında ölme olasılığı 17625 te 1. Halbuki bizim için hangisi daha büyük tehlike? Çocuklarımızı koruma davranışımızı abartmamız, onların problemlerle başaçıkma becerisi geliştirmesini engeller. Çünkü, başaçıkma becerisi geliştirebilmenin tek yolu; problemle karşılaşmasıdır. Doğal ortamlarda karşılaşacağı problemleri yaşı ölçüsünde öncelikle onun çözmesine fırsat vermeliyiz. Ve model olarak doğru çözümler üretmesine yardımcı olmalıyız.

Gezegene mutlu ve uyumlu çocuklar yetiştirebilmek için en önemli adım da kendinizi sevmek ve nefes alma bacaları oluşturabilmenizdir kendinize. Uçaktaki anonsu hatırlayalım. Basınç. Değişikliği sırasında düşen maskelerden önce kendinizinkini, sonra çocuğunuzunkini takın. Siz iyi ve mutlu olursanız, çocuğunuz da iyi ve mutlu olur ve gelecek nesillerin mutluluğu da garantilenmiş olur.